yazarlar makaleler
Topal Osman, İttihat ve Terakki’nin çeteci, katliamcı ve tetikçi kahramanıdır!
2.11.2023

Rumlar ve Ermeniler ve Kürt Alevilerin katledilmesinde ve mallarının yağlamasında rol alan Topal Osman’ın, İttihat ve Terakki öncülüğünde çete, yağma, katliam gibi suçları işlediğini belirten Gazeteci-İktisat Tarihi Araştırmacısı Tufan Şişli, Topal Osman’ın bir kahraman değil aksine savaş kaçağı olarak cezalandırıldığını söyledi.

Topal Osman, Cumhuriyet kurulmadan kısa bir süre önce, Meclis tarafından ölüm cezasına çarptırılmış ve Meclis önünde asılmasına karar verilmişti. Topal Osman yaralı ele geçtiği ve öldürülerek kafası kesildiği için, Meclis önünde ayaklarından asılarak karar yerine getirildi. Devletin resmi arşivleri ve o dönemki anlatımlara göre katliam, yağmacılık ve suikastlar ile bilinen Topal Osman, Karadeniz bölgesinde Rumların ve Ermenilerin, Koçgiri’de ise Kürt Alevilerin katledilmesinde, malların yağmalanmasında rol aldı. İşlediği bu suçlardan dolayı 1919 yılında İstanbul Divan-ı Harbi tarafından hakkında arama kararı çıkarıldı.

Geçen hafta TBMM’de Topal Osman’a duyulan hayranlığın yeniden gündeme gelmesiyle ‘Topal Osman kimdir?’ sorusunu Gazeteci-İktisat Tarihi Araştırmacısı Tufan Şişli‘ye sorduk.

Topal Osman’ın kim olduğunu anlayabilmenin ancak ‘onun politik gelişimine bakmak’ ile mümkün olabileceğini vurgulayan Şişli, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne yakınlaşan Topal Osman’ın, kahramanlık efsanelerinin aksine bir savaş kaçağı olarak 50 sopa ile cezalandırıldığı bilgisini paylaştı. Dönemin iktidarının ‘maşa’ olarak kullandığı Topal Osman’ın Ermeni ve Rum katliamları sonrasında alabildiğince zenginleştiğini belirten Şişli, suikast gibi suçlarda kullanılan Topal Osman’ın yok edilmesi emrinin ise o dönem Meclis içerisindeki Kemalist grup tarafından verilmiş olabileceğine işaret etti.

1908 YILINDA İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİ İLE İLİŞKİLENİYOR

‘Topal Osman’ın ne olduğuna anlayabilmek için onun politik gelişimine bakmak gerekir’ diyen Şişli, Topal Osman’ın 1908 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ilişkilendiğini bilgisini paylaşarak, “20’li yaşlarda serseri, başı boş tavırlarından kaynaklı babası tarafından evlendirilmiştir. Kayınpederi zengin, bölgenin en gelişmiş makinelerine ve kereste fabrikasına, toprağa sahip biri. Fabrikayı 4 kişi işletiyor ve Topal Osman beşinci kişi olarak oraya ortak oluyor. Topal Osman’ın burjuvalaşması adımı böyledir. Kendisi hiçbir ticaret işi ile uğraşmaz. Bütün ticaret işlerine ağabeyi Hasan bakar ve Hasan Beyi İzmir İktisat Kongresi’nde tüccar delegesi olarak görmek mümkündür. Topal Osman 1908 meşruiyetinden etkilenerek İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne yaklaşmıştır. Çünkü tabanca ve kırbaç statü göstergesidir. İttihat ve Terakki onun gibi gençleri reji (27 Mayıs 1883 tarihli sözleşmeyle yabancı sermaye ile kurulan tütün ticareti tekel ayrıcalıkları olan bir özel kâr ortaklığı şirketidir) korucusu yapmıştır. Yani kendi elemanlarını maaşa bağlamak ve onlara adam öldürme yetkisi vermek için reji korucusu yapılmıştır” dedi.

TOPAL OSMAN’IN İLK ÇETE İCRAATI: TÜTÜN KAÇAKÇILIĞI

Topal Osman’ın Mustafa Kemal’in İngilizce öğretmeni ve Giresun rejisine bakan isim olan Naküyiddin Bey ile ilişkide olduğunu söyleyen Tufan Şişli, Topal Osman’ın ilk çete işlerine tütün kaçakçılığı ile başladığını belirterek, “Reji, Fransızların egemenliğinde ve işbirlikçi. Hamaset edebiyatını tarih diye yazanlar Topal Osman’ın reji korucularıyla çarpıştığını bile söylerler. Buradan da anti emperyalist efsane yarattılar ama işin doğrusu Topal Osman’ın kendisi reji korucusu yapılmıştır. Reji korucusu olarak Topal Osman’ın öğrendiği şey tütün kaçakçılığı yapmaktır. Ellerinden yok pahasına tütünleri alınmaya kalkışılan köylüler kaçak yollardan tütünlerini satıp geçinme telaşına düşer ve reji korucuları onları yakalayarak öldürdükten sonra tütünleri rejiye teslim eder. Bu işin kârını köylüler değil katırcılar diye bilinen gruplar alırdı. Topal Osman onlarla ilişkilerinde türün kaçakçılığını öğrenmiş, sahibi olduğu Yalı Kahve üzerinde kurduğu çeteyle bu işi yapmaya başlamıştır. Daha o yıllardaki ilk çeteleşmesi zenginleşmek içindir” diye belirtti.

9 AY HASTANEDE KALIR AMA KAHRAMAN İLAN EDİLİR

Gazeteci-İktisat Tarihi Araştırmacısı Tufan Şişli, Topal Osman’ın ilk kahramanlığının anlatıldığı 1912 Balkan Savaşı’nda neredeyse hiç savaşmadan 9 ay boyunca hastanede kaldığı süreci şöyle anlattı:

“Topal Osman 5 yıl üstte muvazzaf askerlik kurasını çekemediği için redif birliklerine kalmıştır. Balkan Savaşı dolayısıyla redif birlikleri de askere alınınca onu da almışlardır. Ailesi bu sırada bedel yatırmıştır. Seferberlik ilanında bedelin hükmü yoktur. O dönemki yasalara göre bedeli ödenmiş dahi olsa seferlik halinde seni askere alabilir. Topal Osman savaşmak üzere gemiye bindirilmiştir. Ailesinin bedeli yatırdığını öğrenir ve İstanbul’da gemiden inmek istemez. Savaşa katılmak ister ve kahramanlık yapmak istemektedir. Savaşa katıldığı zaman Çatalca önlerine geldiğinde ilk Bulgar topu diz kapağını parçalar ve kendi deyimiyle, ‘biz buraya savaşmaya geldik şu işe bak’ der. Savaşamadan yaralı bir vaziyette İstanbul’a götürülür ve tedavisi 9 ay sürecektir. Resmi belgelerde 1912’nin Eylül ayında askere gitmiş, 1913 yılının Kasım ayında Giresun’a dönmüştür. O noktada kahramanlık yapabilecek bir durumu yoktur.”

TOPAL OSMAN SAVAŞ KAÇAĞI SAYILIYOR: 50 SOPA CEZASI

Topal Osman’ın 1. Dünya Savaşı sırasında cepheyi terk etmesi ile üstleri tarafından savaş kaçağı olarak yakalandığını ve 50 sopa cezasına çarptırıldığını sözlerine ekleyen Şişli şöyle devam etti:

“Yalı Kahve’ye döner ve arkadaşlarının vasıtasıyla tütün kaçakçılığına devam eder. Bu arada 1. Dünya Savaşı gelir. Topal Osman İttihat ve Terakki bağlantılarıyla Teşkilatı Mahsusa alaylarına dahil edilir. Buradaki alayların bir tanesinin başında Topal Osman konulmuştur. Topal Osman çetesiyle oraya gider ve karargahını bir kaza merkezinde kurar. Oradan savaşı idare etme sevdasına kapılır. Kulağından tuttukları gibi cepheye getirirler. Cephe savaşının başlaması anında Topal Osman 1912 yılını hatırlar ve ‘ben büyük komutanla görüşeceğim’ diyerek cephe gerisine gider. Oradaki komutan Topal Osman’ın bu kararını oradaki komutana bildirmediği için savaş kaçağı olarak cezalandırılır. Bu anılarında da vardır. Topal Osman arkadaşlarının gözü önünde 50 sopa atılarak dövülür ve kımıldayacak hali kalmamıştır. El etek öper, ‘zaten topaldım sopayı da yedim savaşacak halim kalmadı. Beni çürük olarak geri gönderin’ der ve geri gönderilir. Çetesi de dağıtılır.”

ÇOK YÜKSEK FİYATLA ORDUYA HAYALİ MAL SATIYOR

Topal Osman cepheden geldiğinde ilişkilendiği kişi olan Hacı Hamdi Bey ile orduya yüksek faturalarla hayali mal sattığına değinen Şişli, “Hacı Hamdi Bey ise Nemlizadelerin damadıdır. Nemlizade ailesinin itirafçıların, İttihat ve Terakkicilerin içerisinde ilişkisi vardır ve bölgenin en burjuva ailelerinden biridir. Reji adına bölgenin tütün alım yetkisi bu ailededir. Aynı zamanda orduya malzeme satmak bu ailenin işidir. Hacı Hamdi Bey ve Topal Osman dürüst bir ticaret yapmazlar. Çok yüksek faturalarla çok yüksek bir malı orduya satmış gibi gösterirler. Bunlar ortaya çıkınca Hacı Hamdi Bey ordudan atılır ve sonrasında ailesinin torpili ile rütbesi iade edilir” diye anlatıyor.

ÖZEL KORUMASI GENÇ AĞA ANLATIYOR: KÖTÜ İŞLER YAPTIK!

Tufan Şişli, Topal Osman’ın özel korumalığını yapan Genç Ağa isimli çete elemanının çok sonraları torununa verdiği röportajda Rum, Ermeni ve Alevi Kürtlere yönelik katliamlar yaptıklarını itiraf ettiğine işaret ederek, “Hacı Hamdi Bey yeniden çeteleşmek isteyen ve işine de yarayacak olan Topal Osman ile yeniden ilişkilenir. Çünkü o dönem Rum ve Ermeni tehciri var. Onları köylerinden yerlerinden kovmak için bir çeteye ihtiyaç vardır. Hacı Hamdi Bey asker kaçaklarının yakalanması için Topal Osman’a bir görev verir ve bunu bir kağıda yazar. Görev verme yetkisi yoktur. Topal Osman bu kağıdı dolaştırarak kaçakların ailelerine ‘asker kaçağı çocuklarınızı yakalayarak öldürürüm, olmadı ise cepheye gönderirim. Ya da bana verirsiniz’ diyerek kendi çetesine adam toplar. Bunları nereden biliyoruz peki? Topal Osman’ın özel koruması olan Genç Ağa lakaplı bir çeteciden biliyoruz. Genç Ağa’nın torunu yıllar sonra kendisi ile röportaj yapar ve, ‘biz çok yaman ve kötü işler yaptık’ diyerek yaptıkları katliamları anlatır. Kendisinin bu çeteye katılmasını ise, ‘Osman ve birkaç adamı kapıya dayanarak beni ailemden istediler. Vermemezlik olmaz yoksa hepimizi öldürürlerdi’ der. Bu şahıs aynı zamanda Mustafa Kemal’in özel muhafız ekibinde de yer alır” ifadelerini kullandı.

ERMENİ VE RUMLARIN MALLARINI YAĞMALIYOR!

Şişli, Topal Osman’ın Mustafa Kemal’in desteğini alarak ikinci kez Giresun Belediye Başkanı olmasından sonra tapu düzenlemeleri ile Ermeni ve Rumlara ait tüm malları yağlamadığını söyleyerek o süreci şöyle paylaşıyor:

“Topal Osman çetesiyle önce deniz kenarından daha sonra daha içlere sevk edilen Rumların ve Ermenilerin mallarına el koyar. Nasıl el koyar? Zorla belediye başkanlığı koltuğuna oturmuştur. Daha sonra Mustafa Kemal Samsun’a geldikten sonra onun da desteğini alarak ikinci defa belediye başkanlığı koltuğuna oturmuştur. Bütün tapu düzenlemelerini istediği gibi yapmıştır. Kimini borçlu göstermiş, belediyeye olan borcun ödenmesi için mallarını satışa çıkmış göstermiştir. Topal Osman’ın ailesi ve diğer zengin aileler adına bu malları onlardan satın almış gibi evraklar düzenlenerek Ermeni ve Rumların fabrikaları, işyerleri, fındık bahçeleri, gemileri vs. malları yağmalanmıştır.”

MUSTAFA KEMAL VE TOPAL OSMAN ANLAŞIYOR

Mustafa Kemal’in, 29 Mayıs günü Topal Osman ile Pontus Rumlarının ve Ermenilerin durumuna dair gizlice Havza’da görüştüğünü ve çetelerden özel bir birlik yarattığını dile getiren Tufan Şişli, “Bu işbirliği Topal Osman’ın Ankara Çankaya’daki muhafız birliğinin komutanı olmasına kadar gidiyor. Koçgiri seferinden dönerken 10 kişilik bir birlik Mustafa Kemal’im muhafızı olarak tanıyor. Daha sonra bu birliğin sayısı bazı kaynaklara göre 200 hatta 300’e kadar çıkarılıyor. Bunun da nedeni şu: Mustafa Kemal Samsun’a indiğinde ona ilk yerel desteği veren yine Nemlizade ailesidir. Kendi hatıratlarında belirttikleri gibi 10 bin kırmızı lira (10 bin altın) Mustafa Kemal’e verilmiştir. Onlarında Topal Osman’la bağının nasıl geliştiğini gördüğümüz için bu ilişkinin oraya kadar gitmesini de doğa karşılamak gerekir. Mustafa Kemal, Topal Osman ile buluşmak için Havza’ya gelir ve anlaşarak kendine özel ilk birliğini yaratmıştır” diyerek bu süreci özetliyor.

TOPAL OSMAN VE ÇETESİ SİLAHLA MECLİSE GİRİYOR

Topal Osman ve çetesinin meclise silahla girdiğini ve Mustafa Kemal’i eleştirenleri hedef aldığının altını çizen Şişli, “Çete mensupları hatıratlarını anlattıklarında; Mecliste Mustafa Kemal aleyhine bir şey konuşulduğu zaman, ‘bize namluya mermiyi verip boşaltmamız emredilmişti. Şakırtların sesini duyan sesini keserdi’ demektedirler. Zaten Meclisteki muhalefetin başını çeken Ali Şükrü hedef halindedir. Neden hedef halindedir? Mustafa Kemal’e meclisin bütün yetkilerinin devredilmesi, başkomutan olarak adlandırılması 3 aylık bir süreç için yapılmıştır. Fakat o 3 aylık süreç bittiği halde yeni bir karar alınmadan Mustafa Kemal yetkilerini kullanmaya devam ettiği için Ali Şükrü tarafından sürekli eleştirilmektedir. Bu Mustafa Kemal cephesinden büyük rahatsızlık doğurmaktadır. O sıra İsmet İnönü Lozan görüşmelerini sürdürmektedir. Misak-ı Milli’nin hudutları değiştirilmektedir” diyerek Ali Şükrü’ye yönelik suikastın gelişmekte olduğuna işaret ediyor.

“MUSTAFA KEMAL, ALİ ŞÜKRÜ’NÜN ÜSTÜNE SİLAHLA YÜRÜYOR”

Şişli, sürecin devamını şöyle aktarıyor:

“Ali Şükrü, ‘Meclis Misak-ı Milli sınırlarını korumak için yemin etmiştir. Bunu Lozan’a gidip biri değiştiremez. Ancak meclis karar alırsa değiştirebilir” sözlerini kurar. Emperyalistler kendileri ile uyumlu çalışacak bir güç olarak gördükleri Kemalistlerle baştan beri birçok şeyde anlaşmış oldukları için bu konuda Meclisin Misak-ı Milli’yi savunur duruma gelmesi kabullenebilir bir şey değildir. Mustafa Kemal Mecliste ceketinin cebindeki silaha eline götürerek Ali Şükrü’nün üstüne, ‘sen ne yaptığının farkında mısın?’ diyerek yürümüştür.”

TOPAL OSMAN ALİ ŞÜKRÜ’YÜ ÖLDÜRÜYOR

Ali Şükrü’yü öldüren Topal Osman’ın yakalanmasına onay vermediği için Mustafa Kemal’e tepkilerin arttığını söyleyen Şişli, “Kısa bir süre sonra da Ali Şükrü, Topal Osman tarafından öldürülmüştür. Topal Osman kaçmış, saklanmış ama bulunamıyor. Herkes Ali Şükrü’nün cesedi bulunduktan sonra onun Topal Osman tarafından öldürüldüğünü bilir vaziyete gelmiş. Meclis ayaklanıyor fakat bütün yetkiler Mustafa Kemal’e devredilmiş. Bütün yetkiler onda ve Topal Osman’ın yakalanması için onay vermiyor. Bunun üzerine Rauf Orbay, Mustafa Kemal’e dönerek, ‘Ben bunu Meclise anlatmak zorundayım, onlar benden bunun hesabını soracaklar. Buna sizin izin vermediğinizi söyleyeceğim’ dediğinde Mustafa Kemal yakalanmasına onay veriyor” şeklinde konuşuyor.

“KONUŞMASINI ENGELLEMEK İÇİN ÖLDÜRÜYOR”

Gazeteci-İktisat Tarihi Araştırmacısı Tufan Şişli, Topal Osman’ın idam kararı olmasına rağmen yaralı yakalandıktan sonra öldürülmesini ise ‘yok edilmesi gereken’ olarak yorumladı.

Şişli, “Bu noktada Topal Osman’ın konuşmasının engellenmesi lazım. Mustafa Kemal’e Topal Osman’dan önce şahsi koruması olarak verilen İsmail Hakkı Tekçe Meclis müfreze komutanıdır. Yakalama görevi kendisine verilir. Büyük ihtimalle Topal Osman’ın yok edilmesi emri de bu arada verilmiş. Bütün çeteler ve o çatışmada görev alan jandarmaların da tanıklıkları Topal Osman’ın yaralı olarak yakalandığı ama yaralı iken öldürüldüğü şeklindedir. Cenazenin Topal Osman’a ait olduğundan emin olunması için kafası kesilmiştir ve hemen bir yere gömerler. Meclis ise asılması için hüküm vermiştir ama boynuna irmik geçirilecek bir boyun kalmamıştır. Topal Osman meclisin kapısında ayaklarından asılır. Onun kahramanlık hikayesi bu kadardır” diyerek konuştu.

PİRHA

İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar