yazarlar makaleler
Tahliye edilmem karşılığında 800 bin TL rüşvet istediler
20.10.2023

AYM'nin hak ihlaline hükmettiği avukat Özge Elif Hendekçi davasında yaşanan hukuksuzlukların baş sorumluları kamuoyunun yakından tanıdığı iki isim. Hendekçi'ye makam odasında 'muta nikahı mı yaptın' diye soran savcı Hasan Yılmaz ve mahkemenin hakimi Akın Gürlek... İkisi de bugün Adalet Bakan yardımcısı.

SEVİNÇ ÖZARSLAN

Anayasa Mahkemesi’nin adil yargılanmadığına hükmettiği İstanbul Barosu avukatlarından Elif Özge Hendekçi‘nin maruz kaldığı hukuksuzların altında kamuoyunun yakından tanıdığı iki isim var. Çünkü o iki isim bugün Adalet Bakan Yardımcıları Akın Gürlek ve Hasan Yılmaz.

Eski hakim olan Akın Gürlek avukat Hendekçi’nin yargılandığı davada mahkeme başkanıydı. Hasan Yılmaz ise Gülen cemaatine üye olmakla suçlanan emniyet müdürlerinin idari adli dosyalarını takip ettiği ve sadece avukatlık yaptığı için iktidar medyasınca linç edilmek istenen Hemdekçi’yi sorgulayan savcıydı.

Hendekçi, soruşturma ve yargılama safahatında yaşadığı hukuksuzlukları, bugün adalet bakan yardımcıları olan iki ismin yaptıklarını Kronos’a anlattı.

Yeni bakan yardımcısı eski savcı Hasan Yılmaz’dan başlayalım. Hendekçi hakkında soruşturmayı Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz başlatır. 17 Ağustos 2017’de Hendekçi’nin ifadesini alan Yılmaz’ın ilk sözü “Hiçbir şey söylememişsin ki’ olur. Yani neden ‘itirafçı’ olmadın demektedir Hendekçi’ye. Ancak burada da bitmez sözlü taciz. Ardından Hendekçi’nin çok kısa süren evliliği üzerinden sözlü cinsel tacize başlar ve ‘eşiyle muta nikahı yapıp yapmadığını’ sorar. Her gün kadın cinayetlerinin işlendiği bir ülkede bir başsavcı kadın bir avukata “muta nikahını, talimatla hamile kalmak” gibi bir iftirayı neden atar?

Avukat Elif Özge Hendekçi, savcılık sorgusundan bir gün sonra Yeni Şafak ve diğer iktidar medyasında kendisi hakkında “izdivaç ablası” ve “talimatla hamile kaldı” şeklinde haberler çıktığını söylüyor. Hendekçi savcılıktan servis edildiği belli olan bu haberler sonrasında 3 aylık kızı Bahar ile birlikte tutuklandı.

Cezaevinde tam 5 yıl geçiren Hendekçi geçen yıl tahliye edilmiş ve artık Türkiye’de yaşamıyor.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİNDE HUKUK OKUDUM

Kimi bakımdan çok ilginç, kimi bakımdan çok sıradan bir hayatı var Hendekçi’nin. Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra Eylül 2014’te İstanbul’daki Şahinler Hukuk Bürosunda staja başlamış. Büronun çok sayıda emniyet mensubu müvekkili var.

15 Temmuz’la birlikte birçok avukat tutuklanınca ya da yurtdışına gitmek zorunda kalınca çalıştığı ofis de kapanmış. Ağustos 2016’da Özgün Hukuk Bürosu adında kendi ofisini açmış ve dosyalara bakmaya devam etmiş. Hangi dosyalar mı? Eski İstanbul İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Hayati Başdağ’ın ceza dosyası, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski emniyet müdür Nazmi Ardıç, Ahmet Öztürk, Erol Demirhan gibi birçok müvekkilin idari dosyasını almış.

15 Temmuz sonrası ise Gülen cemaatiyle ilgili toplu dosyalar ortaya çıktığı ve çoğu avukat ‘FETÖ’ dosyalarına bakmama kararı alınca iş başa düşmüş ve dosya almaya devam etmiş. “O süreçte babam kanser hastasıydı, evin yükü bendeydi, maddi olarak ihtiyacım vardı. Bu nedenle dosya almakta bir beis görmedim.” diyor Avukat Hendekçi.

Ama o dosyalara bakmanın bir bedeli var AKP Türkiyesi’nde. 15 Temmuz sonrası baktığı dosyalar nedeniyle sık sık tehdit edilmiş. Hendekçi, “Emniyetten müvekkillerimle haber gönderdiler, ‘Onun defterini düreceğiz. Arkasında kim var, kime güveniyor’ diye. Dosyalardan istifa etmemizi istiyorlardı. O süreçte ben dosyalarımdan istifa etmedim ve yeni dosyalar almaya devam ettim.” diyor.

8 AYLIK HAMİLEYKEN GÖZALTINA ALINDIM

Ve dalga kendisine de ulaşmış. 17 Ağustos 2017’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında ‘cemaat evinde kaldığı’ ve ‘ByLock iddiası’ ila 8 aylık hamileyken gözaltına alınmış. Hendekçi, o dönem başsavcı vekili olan, Adalet Bakanı Yardımcısı Hasan Yılmaz’ın talimatıyla gözaltına alınmış ve 7 gün gözaltında kalmış. “Muta nikahı mı yaptınız?” diye soran savcı.

8 aylık hamile avukat Hendekçi üç gün gözaltında kaldıktan sonra hastaneye kaldırılmış. Doktor, ‘kesinlikle gözaltında durmamalı, erken doğum riski var’ diye uyarmasına rağmen rağmen tedavi sonrası nezarete götürülüp dört gün daha tutulmuş. Hendekçi’ye göre, yapılan kötü muamelenin nedeni ise tanıdık: “Gözaltında sadece avukatlığını yaptığım müvekkillerimle alakalı sorular soruldu, başka bir şey sorulmadı. Alt katta bir odaya kapatılıp iki erkek polis tarafından tehdit edildim. Biri yumrukla üzerime yürüdü. Yedi gün boyunca yetersiz gıda verildi, günleri yarı baygın tamamladım.”

7. gün (halen Adalet Bakanı Yardımcısı olan) Hasan Yılmaz, Çağlayan Adliyesi’ndeki odasına getirtmiş. Hendekçi’den dinleyelim: “İfade tutanağımı göstererek, ‘hiç bilgi vermemişsin bu şekilde olursa sonun kötü olur’ dedi. Ahlâksız ithamlarda ve tehditlerde bulundu. İfademi değiştirmemi istedi. Geri adım atmadıkça daha da çirkinleşti. O kadar hınçlı, o kadar nefret doluydu ki… Sorulan sorulara cevap verdim, söylemem gerekenleri söyledim ama itirafçı olmadığım için, ‘Sen muta nikahıyla mı evlendin, muta nikahı da mı yapıyorsunuz?’ şeklinde, bir kadına söylenmeyecek ahlâksızca şeyler söyledi. Yaşam tarzıma, yetiştirilme tarzıma, inançlarıma aykırı şeyleri söyleyip durdu. Oysa resmi nikah belgelerim önünde duruyordu.”

Bu sorgu ertesi günlerde Yeni Şafak’ta ‘taktik bebek’, “İzdivaç mesulü tutuklanmamak için hamile kalmış” diye haber yapılmış. “Oysa ifade tutanağımda bu şekilde bir beyan yoktu” diyor Hendekçi: “Haberleri okuyunca şok oldum. Savcı Bey oturmuş özel olarak gazetecilere hakkımda brifing vermişti. Haberde 1,5 ay evli kaldığım, hangi tarihte boşandığım, tutuklanmamak için hamile kaldığım yazıyordu. İfade sırasında önüme bir sayfa ByLock içeriği koydular. Bu içerikleri reddettim. İki arkadaş ya da akraba arasında geçebilecek konuşmaların olduğu sadece bir sayfalık ByLock içeriği… Hasan Yılmaz, beni bu iddialar yüzünden “izdivaç mesulü” diye medyaya servis etti. Çünkü toplum özellikle bundan infiale uğrayacaktı. Özel hayatım kullanılarak, bana ve Gülen cemaatine kirli ithamlarda bulundular.’

ARADIKLARI KURBAN PROFİLİNE EN UYGUN BENDİM

Tabii sadece İslamcı kesimin gazetesi Yeni Şafak’la sınırlı kalmamış medya kampanyası. Star’da “Ablalar kumpas doğuruyor” diye bir haber yaptılar. “’Bilerek hamile kalıyorlar’ demek için” diyor Hendekçi ve ekliyor: “Ama o haberde somut bir kişi yoktu, kim talimat ile hamile kalmış. Star’ın bu haberinden 4 ay sonra beni gözaltına aldıklarında tezlerini benim üzerinden kanıtlamaya çalıştılar. Çünkü benim profilim bu haber için onlara göre çok uygundu. Evlenip, ayrılmışım diye adımı, soyadımı, fotoğrafımı koyup haber yaptılar. Büyük bir iftiraya uğradım. Bir kurban aradılar ve beni buldular.”

EVLİLİĞİYLE İLGİLİ YAZILMAYAN GERÇEKLER

Özge Elif Hendekçi, aradan 5 yıl geçmesine ve verilen cezayı yatıp çıkmasına rağmen hakkında hala haberler yapıldığını, özellikle sosyal medyada fotoğrafının ve yalan yanlış bilgilerin kullanılmaya devam ettiğini söylüyor. Kimsenin özel hayatı, kimseyi ilgilendirmez ama Özge Elif Hendekçi hakkındaki devam eden haberler nedeniyle anlatmak istiyor. Neden bir ay kadar sonra boşanma kararı aldı ve neden yeniden evlendi?

Hendekçi’yi dinliyoruz:

“Eski eşim polisti, severek evlendim ama evliliğimin başından itibaren sıkıntılar yaşadım. Şiddetli geçimsizlik nedeniyle 1,5 ay sonra anlaşmalı olarak boşandık ancak bu süreçte hamile olduğumu öğrendim. O zaman ayrılıp ayrılmama konusunda biraz bocaladım ama ciddi sıkıntı yaşadığım için bir an önce evliliğin bitmesini istedim. 10 Mart 2017’de boşandık. 17 Ağustos 2017 tarihinde, ben 8 aylık hamileyken Hasan Yılmaz gözaltına aldırdı. Eski eşimle kağıt üzerinde boşandık ama çocuğumuz olduğu için mecburen görüştük. Ben cezaevindeyken Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli olan eski eşim her ay savcılık izniyle görüşümüze geldi. Bu süreçte kızımız için bir kez daha denemeye karar verdik ve Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda Şubat 2019’da tekrar evlendik. Haziran 2019’da sevkle Gebze Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na geldik. Bahar 20 aylık olana kadar cezaevinde benimle kaldı, sonra zaman zaman annem aldı, zaman zaman benim yanıma geldi. Eski eşimle biz yine anlaşamadık ve Ekim 2020’de ikinci kez boşandık.”

HASAN YILMAZ, AVUKATLIK MESLEĞİNİ YAPMAMA YÖNELİK KISITLILIK KARARI ALDIRDI

Biz Hasan Yılmaz’a dönelim. Çünkü Yılmaz’ın Avukat Özge Elif Hendekçi üzerindeki baskısı bitmek bilmemiş. Şöyle diyor Hendekçi, “İfade sırasında dengemi kaybettim, düşmek üzereyken katip tuttu. Bu olay üzerine Hasan Yılmaz telaşlandı, beni odadan çıkarttı, sandalyeye oturttu. 3 saat boyunca telefon trafiği oldu, odaya elinde poşetiyle sivil bir kişi girdi çıktı ve neticede ‘Seni sırf propaganda malzemesi yapmasınlar diye bırakıyorum’ diyerek adli kontrolle serbest bıraktı.”

Serbest bırakıldıktan sonra duruşmalara katılmaya devam etmiş Hendekçi. İstanbul 22. ACM’de 85 kişilik polis dosyasında MİT tarafından duruşmaların takip edildiğini tespit edip tutanağa geçirtmiş. ‘Başkan Fikret Demir sık sık sanıklara hakaret ediyor, tanıkları yönlendiriyordu, mikrofonlarımızı kapatıyor savunma makamını yok sayıyordu. Birkaç avukat buna müsaade etmedikçe tartışmalar çıkıyordu. Öncesinde İstanbul 13. ACM’de Hayati Başdağ ve diğer sanıklarla ilgili yapılan tüm usulsüzlükleri tutanağa geçirttim. Birkaç kez Başkan Bülent Dalkıran tarafından terslendim. Taleplerim tutanağa geçirilmediğinde yazılı olarak gönderdim.” diyor.

Ama Hasan Yılmaz durmamış. Aktif savunmalara devam ettiği için Sulh Ceza Hakimliği’nden Hendekçi hakkında “FETÖ” dosyalarında kısıtlılık kararı, sonrasında avukatlık mesleğini yapmasına yönelik kısıtlama kararı aldırmış.

86 GÜNLÜK BEBEKLE GÖZALTI

Hendekçi, avukatlık yapamayacağını öğrendiği günlerde hakkında yeni bir soruşturma başlatıldığını da öğrenmiş: “Avukatlık yapamayacağımı öğrendiğim hafta, 20.12.2017 tarihinde Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında, dini sohbete gittiğime ilişkin bir tanık beyanı olduğundan evimde yine gözaltına alındım. Bahar daha o zaman 86 günlüktü. Firüzköy Karakolu’nda 2 gün tutuldum. Kızımı emzirmeme günde 2-3 kez izin verdiler. Çığlıkları karakolu inletti. Burada yanımdaki adli şahıslar polisler tarafından 2 gün boyunca darp edildi. Kızım bana verilmedi, sinir krizi geçirdim. 2 günün sonunda bebek küçük diye ifadeye gitmem koşuluyla serbest bırakıldım ama savcı en kısa zamanda ifade vermek üzere Tokat’a gelmemi istedi. 1 hafta sonra 26 Aralık 2017’de kendi imkanlarımla uçakla Tokat’a gittim.” diyor.

SAVCI ÖNCE HABER YAPTIRDI, SONRA TUTUKLATTI

Tokat’ta savcı neleri mi sormuş? Şöyle diyor Hendekçi: “Bahar’la birlikte. 29.12.2017’de o dosya kapsamında sohbete gittiğime ilişkin tanık beyanı dışında başka hiçbir delil ya da isnat olmamasına rağmen, tarafıma “Cemaat terör örgütü müdür?”, “Fethullah Gülen sana göre kimdir?” soruları soruldu. Hakimin bana sorduğu tek sorular bunlardı. İstedikleri cevabı vermediğim için, kendi ayağımla ifade vermeye gitmeme rağmen kaçma şüphesi gerekçesiyle tutuklandım.”

Tokat’taki dosya yetkisizlik verilerek ertesi gün İstanbul’a gönderilmiş. ‘Hasan Yılmaz mutluydu’ diyor, ‘Gelen iddianamede Yenişafak gazetesindeki haberin aynısı vardı. Yani önce hakkımda haber yaptırılmış, sonra da o haber delil olarak iddianameye koyulmuştu.”

AKIN GÜRLEK’İN MAHKEMEDEKİ İTİRAFI

Gelelim Akın Gürlek’e. Diğer Adalet Bakan Yardımcısı’nın dosya ile ilgisine. Özge Elif Hendekçi’nin aslında neden tutuklandığını İstanbul 26. ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Akın Gürlek itiraf etmiş aslında: “Dosyam İstanbul 26. ACM’ye düştü’ diyor avukat Hendekçi; ‘Mahkeme başkanı Akın Gürlek avukatlığını yaptığım polislerin eşlerinin dosyasına da bakan, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala ile ilgili birçok hukuksuzluğa imza atan başkandı. Tüm taleplerimi reddetti.’ diye de ekliyor.

TALİMATLA HAMİLE KALDIĞIMA DAİR TEK BİR SORU SORULMADI

Talimatla hamile kaldığına ilişkin gazete haberi dışında tek bir delil olmayan dosyada delil istemiş. Ama “izdivaç mesulu” olduğuna dair tek bir soru dahi sorulmamış. Hendekçi heyetin üzerine gittikçe karar celsesinde Akın Gürlek sinirlenerek, ‘Biz seni bunlardan dolayı yargılamıyoruz. Biz senin 13. ACM’de ve 22. ACM’de kimlerin avukatlığını yaptığını biliyoruz’ demiş. Gerekçeli karar tebliğinin üzerine Gürlek’in bu konuşmasını da şerh düşmüş.

Yargılama safhası hakkında şunları söylüyor Hendekçi:

“Baştan sonra fiyaskoydu. Avukatlığını yaptığım müvekkillerim, birlikte çalıştığımız avukat arkadaşlar soruluyor, lehe delil taleplerim reddediliyordu. ByLock içeriği olduğu iddia edilmesine rağmen defalarca talep etmeme rağmen tarafıma gönderilmiyordu. SEGBİS sık sık yüzüme kapatılıyor, savunma hakkım elimden alınıyordu.

“AKIN GÜRLEK, MESLEĞİMİ İCRA ETTİĞİM İÇİN O HINÇLA CEZA VERDİ”

2008’de cemaat evinde kaldığıma ilişkin tanık beyanları dosyaya geldikçe Akın Gürlek örgüt bağlantısı bulduğuna inanıyordu. ‘2008’de hangi örgüt vardı, tarafıma söylenirse savunma yapacağımı’ söyleyip bastırınca kendisi bana hiçbir örgütün adını söyleyemiyor, SEGBİS’i yüzüme kapatıyordu.

Son celse son sözüm sorulmadan apar topar ceza verildi ve kucağımda o zaman 9 aylık olan bebeğimle hükmen tutukluluğa devam denildi. Akın Gürlek baştan sona aldığı talimatla hareket ederek, tamamen hınçla yalnızca mesleğimi icra ettiğim için yargılandığımı da itiraf ederek, hiçbir delil olmayan dosyada gazete haberlerini baz alarak hakkımda karar verdi.”

FETÖ BORSASI SERBEST KALMAM İÇİN 800 BİN TL TEKLİF ETTİ

Hendekçi’nin yargılandığı davada konu kamuoyunda ‘FETÖ borsası’ diye nitelenen rüşvet çarkına gelmiş. Cezaevinde 3. yılında bir avukat 800 bin TL karşılığında serbest kalabileceğini söylemiş ama kabul etmemiş Hendekçi. Akın Gürlek ve birçok hakimin talimatla hareket ettiğini ve rüşvetle birçok hukuksuz karar verdiğini hepimiz biliyorduk. Zira şu an karşılığını malla, mülkle ve bakan yardımcılığı makamıyla aldı. Hasan Yılmaz ile alakalı kötü muamele, hakaret şantaj, tehdit ve görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla suç duyurusunda bulundum fakat HSK’dan soruşturma izni verilmedi. Hakkımda yapılan haberler ve tweetlerle alakalı suç duyurusunda bulunduk, takipsizlik verildi. Erişim engeli başvurusunda bulundum reddedildi.” diyor.

Ve AYM’nin hak ihlali kararı. “Yalnızca medyadaki haberler nedeniyle içi boş iftiralarla hem benim hem başka masum insanların üzerine gelindi” diyor avukat Hendekçi: ”Şu an gelinen noktada ise AYM adil yargılanmadığıma karar verdi. Hakkımda kesinleşmiş hiçbir hüküm yok ve hala belirli aralıklarla masum bir insana masumiyet karinesi ihlal edilerek iftiralar atılıyor.”

HAPİSTEN ÇIKTIKTAN SONRA DA İFTİRA ATMAYA DEVAM ETTİLER

Tahliye olduktan sonra iş bulmakta, hatta ev bulmakta bile zorluk çeken ve mecburen Türkiye’den ayrılmaya karar veren Hendekçi, artık kızıyla birlikte bir Avrupa ülkesinde yaşıyor:

“Cezaevinden çıktıktan sonra bu nedenle hedef oldum ve çekirdek ailem dışında akrabalarım tarafından dışlandım. İş bulamadım. Ev tuttum, ev sahipleri arkamdan haber gönderip vazgeçti. Adeta boykot edildim, haksız yere 5 yıl yatmam ayrı, bir de toplum nezdinde şerefime, namusuma saldırıldı ve uçuruma itildim. Şimdi yeni hayat kurmaya çalışıyorum.”

KRONOS


İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar