yazarlar makaleler
Erddğan'dan Rakel Dink'e: 'Bizi aşan şeyler var'
1/15/2024

Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin: Erdoğan, Rakel Dink'e 'Bizi aşan şeyler var' demişti

Dink ailesinin avukatlarından Çetin, cinayete ilişkin Erdoğan'ın o dönemki tavrı ile günümüzdeki tavrına yönelik değişiklik hakkında konuştu: "Hrant öldürüldüğünde evine ilk gidenlerden biri olan Erdoğan 'Bizi aşan şeyler var' gibi bir ifade kullanmıştı."

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in katledilişinin 17. yılına sayılı günler kala, Dink ailesinin en eski avukatlarından Fethiye Çetin, cinayet öncesinden de bahsederek psikolojik sürecin nasıl kurgulandığını anlattı.

T24ten Cansu Çamlıbel'e konuşan Çetin, "Cemaatçilerin Hrant cinayetini çözmek ya da arkasındaki gücü ortaya çıkarmak gibi bir dertleri hiç olmamış. Cemaatçiler, Hrant Dink cinayetini kullanarak devletin ele geçiremedikleri kurumlarını ele geçirmeye çalışıyorlardı" ifadelerine yer verdi.

Çetin, yola “bu işin takipçisi olacağız” diye çıkan ve ardından da “FETÖ’cüler yaptı, ceza aldılar ve dosya kapandı” noktasına gelen Erdoğan’ın tavrı sorulduğunda, şu şekilde konuştu:

"ERDOĞAN 'BİZİ AŞAN ŞEYLER VAR' DEDİ"

"Hrant öldürüldüğünde evine ilk gidenlerden biri Recep Tayyip Erdoğan’dır. O ziyaret sırasında “Bizi aşan şeyler var” gibi bir ifade kullanmıştı. O dönem evet iktidardaydılar ama henüz muktedir değildiler. Daha sonra ettiği laflar da var. “Sarı Gelin’in Ankara’nın dehlizlerinde kaybolmasına izin vermeyeceğim” demişti mesela. Sonra yavaş yavaş muktedir olmaya başladılar.

Ben bu süreçte kendi deneyimden yola çıkarak şunları söyleyebilirim. Hrant öldürüldüğünde iki özel yetkili savcı atandı biliyorsunuz; Selim Berna Altay ve Fikret Seçen. Bu ikisi hemen bütün dosyaya şamil olmak üzere gizlilik kararı aldılar. Bu gizlilik kararından sonra hazırlık süresince biz dosyaya ulaşamadık. Hakikatin ortaya çıkması konusunda yakıcı bir çıkarı olan Dink ailesinin dışında yürütüldü bu süreç. İddianame ortaya çıkıp dava açıldıktan sonra gördük ki savcılar pek bir şey yapamamışlar."

'MADEM CİNAYETİ CEMAAT PLANLADI, O ZAMAN TASFİYE ETMEK İSTEDİKLERİ KİŞİLERE NEDEN HİÇ DOKUNMADILAR?'

Çetin, iktidara yakın medya kuruluşlarında Hrant Dink davasına ilişkin “Hrant Dink cinayeti; FETÖ’nün ilk kurşunu; Dink cinayetini Fethullahçılar planladı, devletin içinden onlar temizlenince yargının önü açıldı ve cinayet çözüldü” şeklinde argümanla dolduramasına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

"Şimdi bir kere şuna bakmak lazım, aralarında kavga çıkmasaydı bütün bunlar olmayacaktı.Bir cinayet işlendiğinde, eğer maktûl bir mektup bırakmışsa savcıların ilk önce üzerine gideceği şey o değil midir? Hrant yazı yazmış demiş ki; “Ben bunları yaşadım, şu kişiler beni tehdit etti. Ben öldürüleceğimi görüyorum.” Veli Küçüklerin, Kemal Kerinçsizlerin o süreçte kendisine neler yaptığını anlatmış detaylarıyla. Yani eğer cemaatçiler tek başlarına planladılarsa cinayeti, hazır Ergenekon süreci varken devletten tasfiye etmek istedikleri askerlere yönelik bir şey neden yapmadılar? Benim gördüğüm kadarıyla savcılar onların da üzerine gitmediler. Halbuki şimdi anlıyoruz ki isteselerdi gidebilirlermiş."

"DÖKÜMLER 'İMHA ETTİK' DENİLEREK VERİLMEMİŞ"

Tetikçilerin teknik o dönem teknik takipte olduğunu fakat cinayetten sonra görüşme tutanaklarını ‘İmha ettik’ diyerek vermediklerini açıklayan Çetin, "Tetikçilerin bütün telefon görüşmeleri aylarca kayda alınmış. Ogün Samast’ın, Yasin Hayal’in, Erhan Tuncel’in onlarca telefon görüşmesi var kayıtlarda. Savcılar bu görüşmelerin dökümlerini istediğinde 'imha ettik' denilerek verilmemiş. Mesela teknik takipte olan Ramazan Öztürk diye bir sanık var. Savcılar onun da aslında aylarca dinlendiğini Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na yazılan bir yazı sonucunda tesadüfen öğreniyorlar. Bütün bilgileri istiyorlar, onlar da gönderilmiyor" ifadelerine yer verdi.

'HRANT’IN YARGILANDIĞI BÜTÜN DURUŞMALAR KENDİSİNE DÖNÜK BİR LİNÇ HAVASINDA GEÇİYOR'

"Son iddianamede savcının “Fethullahçı yapı o dönem henüz İstanbul Emniyeti’ni ele geçirememişti” tespinin sorulması üzerine Çetin, devlet içindeki 'kavgalı gruplar'ın Dink'i korumaya değer bulmadığını şu ifadelerle söyledi:

"Hrant Dink cinayetini İstanbul Emniyeti’ni ele geçirmek için bir araç olarak görmüşler. Biz şimdi bugünden bakınca bunu görüyoruz. Ama işin şu boyutunu unutmamak gerekiyor; Hrant Dink’in yaşadığı yer İstanbul, cinayetin işlendiği yer İstanbul. İstanbul’a gelen bütün yazılar Hrant Dink’in öldürüleceğine işaret ediyor, ya da en azından ona karşı etkili bir eylem planlandığını söylüyor. Hrant’ın yargılandığı bütün duruşmalar kendisine dönük bir linç havasında geçiyor.

'BU CİNAYETİN SADECE FETÖ OPERASYONU OLDUĞUNA DÖNÜK ARGÜMANI KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİL'

Levent Temiz Agos’un önünde gösteriler düzenliyor. Levent Temiz’in kim olduğunu devlet benden daha iyi bilir. İstihbaratçılar Hrant’ın duruşmalarına geliyor. Yani İstanbul Emniyeti o zaman FETÖ’cülerin kontrolünde değil ve her şeyi takip ediyor. Madem cinayet bir FETÖ kurgusu ve İstanbul Emniyeti’nin haberi yok, o zaman İstanbul Emniyeti neden yapması gerekenleri yapmıyor, tehditlere karşı önlem almıyor? Neden engellemiyorlar cinayeti?

'BANA KALIRSA DİNK CİNAYETİ ÖZEL HARP AYGITI İŞİYDİ'

Ben bu cinayetin sadece bir cemaat operasyonu olduğuna dönük argümanı kabul etmiyorum. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu bir bir algı operasyonu. Bana kalırsa Hrant Dink cinayeti bir ‘Özel Harp Aygıtı’ işiydi. Ve devlet içerisinde birbiriyle kavgalı gruplar da Hrant Dink'i korumaya değer bulmadılar ve bu şekilde sonuçlandı. Bizi şu anda bunun sadece cemaatin işi olduğuna inandırmaya çalışıyorlar çünkü rüzgâr buradan esiyor. Yarın nereden isteyeceğini bilemeyiz." (HABER MERKEZİ)

Artı Gerçek

İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar