yazarlar makaleler
CHP yönetiminin çok sevebileceği bir 12 Eylül yazısı
12.09.2023

MURAT SEVİNÇ

12 Eylül, Norveç Silahlı Kuvvetleri’nin ‘emir-komuta’ zinciri içinde ve doğal olarak Norveç’te gerçekleştirdiği askeri darbenin 43. yıldönümü. Norveç’in tarihi malum, 19. Yüzyılda başlayan modernleşme sürecinin en etkin ve baskın unsuru askeri bürokrasiydi ve bu durum Norveç tarihinin 20. Yüzyılını da belirleyici etmenlerden biri oldu. Belli bir tarihten itibaren Norveçli düşünce insanlarının ‘askeri vesayet’ terimiyle tanımladığı ve silahlı kuvvetlerin siyaset üzerindeki belirleyici-yön verici niteliğini anlatan koşullar, on yıllar boyunca Norveç Silahlı Kuvvetleri’nin iç ve dış siyaset üzerinde hâkim konumda kalmasına neden oldu. Norveç Silahlı Kuvvetleri kendisini Norveç Krallığının hamisi olarak görürken, Norveçli siyasetçiler de hemen her eylem ve kararlarında göz ucuyla generallerin niyetlerini sezmeye çalıştı. Norveç’te askerlik mesleğinden gelmeyen ilk cumhurbaşkanı 1950’de, ikincisi ise ancak 1989’da seçilebildi.

Norveç Silahlı Kuvvetleri’nin ilk darbesi 1960’taydı. Norveçli darbeci ‘genç subaylar’ askeri hiyerarşi dışındaydı. 1924 Norveç Anayasası sona erdi. Bir süre sonra sakıt başbakan ve iki bakanı, Norveç ‘bağımsız yargısının’ kararı ve Norveç Silahlı Kuvvetleri içindeki bir cuntanın diretmesiyle idam edildi. Bu durum Norveç’te hâlâ utançla anılıyor.

Norveç Silahlı Kuvvetlerinin ikinci darbe girişimi, bu kez daha kibarcaydı; 12 Mart 1971’de yönetime bir muhtıra verip hükümeti çekilmeye zorladılar. Sonraki on yılda ülkede yaşanan her düzeydeki kargaşa ve şiddetin ardından, 12 Eylül 1980 Cuma günü, bu kez hiyerarşiye uygun biçimde, Norveç Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu.

Darbe, bir sosyalist iktisatçı tarafından ‘sermeyenin karşı saldırısı’ şeklinde tanımlanmıştı, Norveç İşadamları Derneği çevresi de epeyce mutluydu. Bir süre sonra mutluluğun nedeni daha iyi anlaşıldı, 1982 tarihli Norveç Krallığı anayasası genelde yurttaş, özelde emekçi düşmanı bir metin şeklinde kabul edildi.

Norveçli generallerin 1980’deki darbesi, 1960’taki ‘genç subaylar’ marifetinden çok daha sertti. Uzun sürdüğü gibi, faşizan uygulamalara sahne oldu. 12 Eylül Cuma günü, darbecilerin başındaki Norveçli general, yanındaki diğer dört Norveçli generalle birlikte kamera karşısına geçip darbeyi neden yaptıklarını ve Norveçlileri ne kadar çok sevip önemsediklerini anlattı. Ancak söz konusu sevgi yanlış anlaşılmamalı, Norveç ahalisi şımarmamalıydı, aksi halde Norveç askeri zor kullanmak zorunda kalacaktı. Bu konuşma aynı gün Norveç Resmî Gazetesi’nde yayınlandı. Olacaklara ilişkin güzel bir özetti aslına bakılırsa ve hakikaten o konuşmada vadettiği her şeyi yaptı, Norveçli generaller.

Norveçli general, konuşmasında, yeni bir hukuk düzeninin Norveç Silahlı Kuvvetleri tarafından kurulacağını ve ülke yönetiminin daha sonra devredileceğini belirtti. Yan yana oturan Norveç Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesi, bir diğer ifadeyle ‘beşi bir yerde’, kendisine Milli Güvenlik Konseyi adını uygun gördü. Norveç meclisinin tüm yetkileri MGK’ye devredildi. O andan itibaren yasama organı, beş Norveçli general tarafından temsil edilecekti. Kararlarında salt çoğunluk yeterli olduğu için, aslında üç generalin oyu, ülke yönetmek için yeterli olacaktı. Bunun bir önemi yoktu kuşkusuz, Norveçli generaller Norveç’in gözbebeğiydi nihayetinde.

İlk gün okunan bildiri ve sonrasındaki kararlarla Norveçli generaller, meclisi ve hükümeti dağıtmış, milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmış, ülke genelinde sıkıyönetim ilan etmiş; partilerin, birkaçı dışında tüm dernek ve sendikaların çalışmalarını durdurmuştu. 15 Eylül’de Norveçli generaller kendilerini, sıkıyönetim askeri mahkemeleri kurmaya, üye atamaya vs. yetkili hale getirdi. Bu mahkemelerin bazı yetkileri, bırakın temel insan haklarını, düpedüz insanlığa aykırıydı. Norveçli generaller, 27 Ekim’de Anayasal Düzen Hakkında Kanun’u kabul ederek o güne kadarki uygulamalarını anayasa hükmü haline getirdi. Karşı çıkacak kimse yoktu zaten, Norveç muhalefeti ağır bir saldırı ve baskı altındaydı. Norveçli generaller hukukun temel ilkelerini ve hiyerarşisini ‘aşağılamak’ için hiçbir fırsatı kaçırmadı. Örneğin üç generalin verdiği karar, eğer o esnada ‘resmen’ yürürlükte olan 1961 Norveç Anlayasına aykırıysa, anayasa değişikliği sayılacaktı. Anayasayı yapmak için acele de etmedi Norveçli generaller; örneğin KM (Kurucu Meclis) yasası darbeden aylar sonra, 29 Haziran 1981’de kabul edildi, KM’nin çalışmaya başlaması Ekim’i buldu. (darbeden 13 ay sonra)

Kurucu Meclis’in iki kanadından biri beş Norveçli generalden, diğer kanadı Konsey tarafından belirlenecek 160 kişiden oluştu. Meclis hangi kararı verirse versin, son söz her zaman beş Norveçli generaldeydi. 16 Ekim 1981’de, beş Norveçli general bütün partileri kapattı ve yeni Norveç anayasası bu koşullarda hazırlandı. Meclis bir anayasa metni hazırladı, beş Norveçli general bu metinde istediği değişiklikleri yaptı, anayasa metni, kamuoyuna -bolca sınırlamayla- açıldı, daha doğrusu ‘açılır gibi yapılıp’ kısa sürede tartışma sonlandırıldı. Uzamasın… Önce meclis, ardından MGK kabul etti, Norveçli darbeci general anayasayı tanıtmak için yurt gezileri yaptı ve 1982 Anayasası, 7 Kasım’daki halkoylamasında, aziz Norveç halkının yüzde 91 küsur oyuyla kabul edildi. Anayasanın kabulüyle, darbecilerin başındaki Norveçli general de cumhurbaşkanı seçilmiş sayıldı.

Ara dönem bununla sona ermedi. 1983 sonundaki seçime dek meclis yetkilerini o beş Norveçli general kullanmaya devam etti. Bu arada, darbecilerin başındaki general 1983 Temmuz ayna dek, hem cumhurbaşkanı hem genelkurmay başkanı idi. Norveçli generaller, siyasal alanı düzenleyen tüm yasaları ‘ara dönemde’ kabul ederek Norveç’i uzun yıllar darbe hukukuyla yönetilmeye mahkûm etti. 1983’te yapılan milletvekili seçimine hangi partilerin (önceki partiler kapatılmış ve siyasi yasaklar getirilmişti) girebileceğine ve kimin milletvekili adayı olabileceğine de, yine, Norveçli generaller karar verdi.

12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında Norveç’te, sıkıyönetim ve askeri mahkemeler marifetiyle koyu baskıcı bir rejim yaratıldı. Bunu yapan, hiç olmazsa görünürde, beş Norveçli general ve talimatları harfiyen uygulayan sıkıyönetim komutanları ile altlarındaki görevlilerdi. On binlerce Norveçli sürgün oldu. Yüz binlercesi gözaltına alındı. 50 binin üzerinde insan tutuklandı. Askeri mahkemelerde sayısız yurttaş yargılandı, mahkûm edildi. İdam edilenler, sorguda işkencede öldürülenler… Örneğin, en bilinen solcu yazar-yayınevi sahiplerinden biri, bir cezaevi avlusunda ‘emir-komuta’ zinciri içinde hareket eden Norveçli askerlerce ‘dövülerek’ öldürüldü. Yıllar sonra meclis komisyonlarında sorgulanan, askeri cezaevlerini yönetmiş kimi Norveçli subaylar, yaptıkları işkenceler sorulduğunda ‘hatırlamadıklarını’ ya da ‘görmediklerini’ söyledi ve başlarına bir şey gelmedi. Norveç’in bir şehrinde, aynı etnik kökene mensup yurttaşlara uzun süre korkunç işkenceler yapıldı. Solcu bir gencin yaşı küçültülerek idam edildi. Yıllar sonra darbecilerin başındaki general, bir söyleşide, ‘bir sağdan bir soldan’ idam ederek eşitliğe ne denli önem verdiklerini açıklamaya çalışacaktı.

Norveç ne yazık ki demokratikleşemedi, olmadı, bazen olur gibi olsa ve bir adım atılsa da, hemen iki adım geri atılarak önceki hamle bertaraf edildi. Geçmişiyle hesaplaşmadı Norveç devleti ve toplumu ve hiçbir hatasıyla, suçuyla yüzleşmeye yanaşmadı. Hamaset severler, insanı önemsemedi, ciddiye almadı, değer vermedi. Hele ki kendisine muhalif olan/eleştirenlerin bir postal bağcığı kadar değeri olmadı Norveç müesses nizamı için. Hiçbir zaman.

Zahmete girip okuduğunuz bu son derece ciddiyetsiz satırlar, bir konuşması esnasında, ‘AYM ve AİHM kararlarına konu olmuş’ insan hakları ihlallerinden söz ettiği için kendi milletvekilini kınayan Norveç ana muhalefet partisi yönetimi için yazıldı. Eğer isterlerse 12 Eylül 2023 günü yapacakları ‘resmi’ açıklamada yararlanabilirler. Ve ne yazık ki, utanma duygusunun Norveç genelinde yürürlükten kaldırılması herkes için çok kötü oldu.

Yazı önerisi: 2010’da Bianet’te yayınlanan ‘İlhan Erdost’u kim öldürdü?’ başlıklı yazıyı buraya bırakıyorum.

Diken

İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar